11 Kasım 2016

Bitmeyen Besin Alerjisi !

Baran 1 yaşını doldurduktan sonra, uzun bir yaz tatili öncesi 1 yaş kontrolü için doktorumuzu ziyaret ettik. Mevcut diyetimizle alerjiyi kontrol altına almıştık, doktorumuzla yavaş yavaş keçi ürünlerini denemeye başlasak mı diye konuşsak da, yaz boyunca doktorumuzu ziyaret edemeyeceğimiz için bu denemeleri yaz dönüşü yapmaya karar verdik.



Yaz dönüşü, yaklaşık 3.5 ay sonra doktorumuza muayeneye gittiğimizde Baran'ın kilo alımının durduğunu hatta yaz başındaki kilosunun altında olduğunu sadece boyunun uzadığını gördük. Boyunun uzaması büyümenin durmadığını gösteriyordu ama kilo alımının durması bir soru işaretiydi.


Yazın çocuklar iştahsız olurlar evet, sıcakta yemek yemek yedirmek zor olur, kabul ediyorum.  Bir de çok hareket ederler o da kabul ama yaz boyunca Baran'ın kilo almamasına karşın bir huzursuzluğum vardı. Bu tutumum karşısında, bu sıcakta yemez tabii, çocuk çok hareketli, bu kadar harekete et mi tutar bu çocuk! söylemleriyle karşılaşıyordum. bu söylemlerin ardına sığınmak istesemde ben yine de bir huzursuzdum. Ne yiyorum ya da yediriyorum da oluyor ? diye içim içimi kemiriyordu. Arada yine mukuslu kakalar da yapmıyor değildi, denizde üşütmüştür, diş çıkarıyor diye düşünüp kendimi avuttuğum zamanlar oldu,  benden başka birinin altını değiştirip kakasını görmediğim zamanlar da , ya da  gerçekten diyette bilmeden kaçak yaptığım günler de.

Aslında, arkasına sığınacak bahanelerim yokmuş benim, alerjiyle ciddi bir savaş veriyormuşuz haberim yokmuş.



Doktorumuz muayene sonunda kan testi ve hemen gaita da kalprotektin baktırmamızı istedi.

Gaita testini hiç vakit kaybetmeden yaptırdım, sonuç gaitada Kalprotektin çok yüksek çıktı. Kalprotektinin yüksek çıkması, hatta Kalprotektin de ne demek ? dediğinizi duyar gibiyim. Ben de bilmiyordum. Kalprotektin nötrofillerde mevcut olan bir protein. Mukuslu kaka, alerjen gıdanın bağırsak yüzeyini tahrip etmesi sonucu iltihap oluşmasıyla oluyor. Diyet ile mudahele edilmezse bağırsak yüzeyinde yaralar açılıyor, kanıyor ve biz bunu kakada kılcal kanamalar olarak görüyoruz. Bağırsak yüzeyi bu denli tahrip olunca da bağırsak yüzeyindeki gıdaları emen tüpler görevini yapamaz hale geliyor ve siz ne kadar faydalı yiyecekler yedirseniz de gıdalar emilmediği için çocukta kilo alımı duruyor. Alerjinin farkına varılmaz, mukuslu kaka uzun süre devam eder ise kalınbağırsaklarda da yaralar açılmaya başlıyor ve açılan bu yaralar sonucunda vücut için faydalı bir protein olan Kalprotektin vücuttan dışkı ile atılmaya başlıyor. İşte gaita da bakılan kalprotektinin yüksek bir değerde çıkması, malesef bu tablonun sonucu oluyor.


Testin sonucundan sonra Baran'a nelerin dokunmuş olabileceğini konuştuk; ben geçtiğimiz 3 ayı doktorumuza özetledim.


Yaz boyu her sabah yediğimiz Simit! listede bir numara!, susamın alerik bir besin olduğunu tabii ki biliyorum ve yemiyorduk ama Baran Hipp ile hazırladığım kaşık mamalarından sıkılıp, elinin tersiyle kaşıkları ittirmeye başladıktan sonra ona alternatif kahvaltı arayışına girdim. Su ve unla hazırladığım pancakeleri de 1 gün yedikten sonra tükürmeye başlayınca, bizim gibi kahvaltı yapmaya başladı. Domates, salatalık, zeytin, kırmızı biber, ekmek. Bir gün sofra da simit gördü, mama diye istedi, tadına baksın diye biraz verdik ki, o son oldu bir daha elinden alamadık, sanki aradığı lezzet buymuş gibi çok sevdi. Simit görünce çıldırıyordu resmen. Her sabah simit almaya gitmek için bizi çekiştiriyordu. Simit yedirdikten sonra kakada ciddi bir değişiklik olmadı ben de tölere edebildiğini düşündüğüm için yemesine izin verdim. Bir diğer izin verdiğim şey de domates oldu. O kadar seviyor ki, o çeri domatesleri ellerinden sularını akıta akıta yiyordu. Domates büyütmez elbet ama sevdiği birşey diye izin veriyordum çünkü sürekli aynı şeyleri yemek o kadar sıkıcıydı ki farklı bir lezzet bulduğunda onu yemek istiyordu.

Turunçgiller, incir, bazı kırmızı meyveler kiraz, nar gibi arada yediği ve yediğim şeylerdi. Bu besinlerde alerjiyi tetiklemiş olabilirdi.



Gaita testinden sonra, süt-süt ürünleri, yumurta, dana eti diyetine ek olarak  başta susam olmak üzere, domates, domates salçası, turunçgiller, tropik meyveler, kırmızı meyveler, kuru yemiş, kuru incir, kuru kayısı, ceviz, kuru meyveler, kakaoyu da diyet listemden çıkararak çok sıkı bir diyete girdim.

Tam bir ay, ne yedim ne yedirdim.

Ekmek olarak sadece beyaz ekmek tüketiyoruz.

Makarna grubundan sadece Nuhun Ankara markasını tüketiyoruz çünkü benim bildiğim içinde yumurta olmayan tek makarna o.

Sebze yemeklerini zeytinyağ ile pişiriyorum. Zaten başka bir yağ eve girmiyor.

Et olarak sadece kuzu eti yiyoruz ve kıymalı yemekleri kuzu kıymayla yapıyorum, kuzu kıymayı da sadece kuzu çekilen makinede çektiriyorum çünkü o kadar kafaya taktım! Köfteyi kuzu kıyma ile  yumurtasız yapıyorum ve bence tadında hiçbir değişiklik yok.

Tatlı olarak hayatımda hiçbirşey yok, krize girdiğimde en fazla 1 çay kaşığı bal, reçel ya da pekmez yiyorum.

Meyve olarak sadece elma, üzüm ve muz tüketiyoruz.

Sonuç; 1 aylık sıkı diyet sonunda kilo alımı başladı ama daha iyi beslenebilir mi, bence evet!

Benim için en zor öğün kahvaltı ! Çünkü süt ve süt ürünlerini ve yumurtayı çıkarınca kahvaltı da yiyecek pek birşey kalmıyor. Bunlara bir de domates, simit gibi besinler girince iyice zorlaşıyor.

Baran alerjiden dolayı 1 yaşına kadar hep bulamaç şeklinde öğünlerini yedi. Kahvaltısını Hipp tahıllıyla hazırlıyordum, yemekleri buharda pişip blendar yapılıyordu bu yüzden kaşıkla beslenmekten nefret etti sanırım. 13 aylık olduğundan beri herşeyi tek tek tane tane yemek istiyor. O yüzden kahvaltı da zeytin, salatalık, kırmızı biber ve ekmek yiyor. Hepsini tek tek, kendi başına. Karnı doyuyor mu, doyuyor ama bunlar ne kadar besleyebilir ki??

Öğle ve akşam yemeklerimizde çok sıkıntı yaşamıyorum. Etli yemekleri kuzu kıyma ile, sebze yemeklerini de zeytinyağlı yapınca sorun olmuyor.
En çok pişirdiğim yemekler,
·       kabak, biber dolması
·       pazı sarma (çok severek yiyor)
·       sebzeli bulgur pilavı
·       tavuk suyuna şehriye çorba (en sevdiği çorba)
·       ezogelin çorba (tavuk suyu çorbadan sonra tek içtiği çorba, bence taneli olduğu için bunu seviyor. mercimek, bulgur ve pirinç koyuyorum)
·       kıymalı, patatesli, yeşil mercimek
·       yeşil mercimekli bulgur pilavı
·       nohut yemeği
·       taze fasulye
·       makarna (domatesli ve sade)
·       fırında havuç, patates

Ara öğünlerde ise yoğurt yiyemediği için meyve veriyorum, bunlarda muz ve üzüm oluyor.

Sıkı bir diyetle geçirdiğimiz 1 ayın sonunda diyetimizi konuşmak, diyetimiz sonuç vermiş mi görmek, doğru yolda mıyız diye sorgulamak ve yeni yol haritamızı  çizmek için bu kez bir alerji profesörüne gittik.

Doktor hikayemizi dinleyip, Baran'ı muayene ettikten sonra,  ilk önce kan testi yapıp değerleri görmek istedi. Dana eti, inek sütü, keçi sütü, yumurta sarısı, yumurta beyazı, olmak üzere birçok değere bakılacak. Çıkacak sonuca göre de kendimize bir yol haritası çizeceğiz. Doktor, yumurta değil ama süt alerjisinin geçmiş olabileceğini düşünüyor. Sonuçlara göre ufak ufak keçi sütü ve keçi ürünleri ile denemelere başlayabiliriz.

Doktorumuzun ilk önerilerinden biri alerjik mama takviyesi oldu. Bu benim de doktorumuza ilk sorduğum şey buydu, mamaya başlayabilir miyiz??. En azından kahvaltıda bile alsa benim için yeterliydi. Kahvaltıda ve ara öğünlerde başlayalım diye konuştuk.

Doktorumuz bir de keçi sütü denemelerine başlayıncaya kadar, Pirinç sütü ile Baran'a pancake, kek ve irmik tatlısı gibi ara öğünler önerdi. Pirinç sütü mü? dedim. İlk defa duyuyordum, hiçbir zararının olmadığını direkt kendimde denemeden bile Baran'da başlayabileceğimi söyledi çünkü zaten pirinç tüketiyor ve pirince karşı bir alerjisi yok. Nasıl sevindiğimi anlatamam, içinde süt geçen yemekler  konuşmak  bile beni oldukça heyecanlandırmıştı!

Kan tahlilleri çıkıncaya kadar alerji mamasını da öğünlere dahil ederek doktorumuzun yönlemdirmesi ile ana ve ara öğünlerimizi düzenledik.

Beni inanılmaz mutlu eden bir önerisi daha oldu doktorumuzun o da besin alerjili çocuklar için özel hazırlanmış bu tarif kitabı. Kitabın yazarı da bir alerji profesörü! Kitabın içindeki tarifler o kadar güzel düzenlenmiş ki, yaş aralıklarına ve alerji çeşitlerine göre tarifler ayrılıyor, aynı zamanda çorbalar, yemekler ve pastalar olarak da ayrılmış. Alerjinize göre seçebileceğiniz kolay, pratik tariflerden oluşuyor. Böyle bir kitabın varlığını duyunca nasıl sevindiğimi anlatamam, beni alerjiyle uğraşan anneler çok iyi anlayacaktır.



Muayeneden çıkınca ilk işim koşarak bu kitabı almak oldu. İlk geceden kitaptaki tarifleri denemeye başladım bile, evde kek kokusu var ! bize uygun diğer tarifleri ise denemek için sabırsızlanıyorum.

Umarım kan tahlillerimiz çıkıncaya kadar planlandığımız günlük programımıza uyarak biraz daha toparlanırız.




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder