Doğum, en büyük mucize. Kaan'ı kollarıma aldığımda iliklerime kadar hissettiğim tek şey buydu...
9 ay aynı bedeni paylaşmak, onu içinde büyütmek, aynı bedende çarpan iki kalp, bedenine dokunduğunda ona dokunuyor olma hissi ve tüm varlığınla içinde büyüttüğün o meleği 9 ay sonra kucağına almak... Normal doğumla Kaan'ı kucağıma aldığımda, Onu dünyaya getirdiğim her anı hissetmek inanılmaz bir duyguydu... Doğumdan çıktıktan sonra, nasıl geçti diye soran herkese bir daha hamile kalırsam yine normal doğum yaparım dedim!
Baran'a hamile olduğumu öğrendiğimde herşey yolunda giderse hiç düşünmeden normal doğum yapacağımı söyledim. Çok şükür ki hamileliğimde herşey yolunda gitti ve son haftalarda artık her an doğum olabilir diye beklemeye başladık. Baran'a hamileliğimi, ilk hamileliğimle çok farklı geçirdim, içimden bir ses doğumumun da çok farklı olacağını söylüyordu. Kaan 40 haftayı doldurmuş, 41. haftada suni sancı müdehalesi ile dünyaya gelmişti. Baran'ın ise gecikmeyeceğini, biz müdahele etmeden zamanı gelince kendiliğinden geleceğini hissediyordum. Her hamilelik, her doğum çok farklıymış. Hamileliğimin 38. Haftasında gittiğim doktor kontrolümde, doktorum bu hafta içinde doğurma olasılığın %50 demişti, biraz heyecanlanmadım değil aslında ama çok ihtimal vermiyordum, içimden bir ses daha değil diyordu.
Şehir dışında bizden haber bekleyen ailelerimizi bu haberle biraz heyecanlandırmıştım aslında ama Kaan’ın 40. haftadan sonra doğmuş olması, herkesi biraz rahatlatıyordu, sanki bu bebek de o haftalarda doğacak hissine kapılmışlardı.
38+2 de Cumartesi günü son birkaç eksiğim için, aslında yedeğin yedeği ihtayaçlarım için alışveriş merkezine gitmiştim, girdiğim her mağazada kocaman karnımı görüp ay ne kadar kaldı doğuma? diye soranlara her an bekliyoruz artık diyordum, bugün yarın, ama aslında içimden daha var diye düşünüyordum. Alışverişimi yaptıktan sonra araba kullanarak eve döndüm! (şimdi doğumdan bir gün önce nasıl kullanmışım diyorum!) Kendimi biraz yorgun hissediyordum, klasik alış veriş merkezi yorgunluğu dedim, yine aldı bütün enerjimi. Yemekten sonra uzandım, Baran o kadar hareketliydi ki, karnımdan çıkacak gibi, artık hareketlerinden canım acıyordu, eşime bütün gece kendimi iyi hissetmediğimi söyledim, ne oturabiliyordum, ne de uzanabiliyordum. Sürekli karnımı sevip, bebeğimle konuşmaya başladım, biraz sakinleşmesini umarak. Gecenin ilerleyen saatlerinde bebeğimin iyice hareketlenmişti, eşime daha fazla dayanamayarak yatacağımı söyledim. Yattım ama gece boyu bir sağa bir sola dönmekten de çok rahat uyuyamadım.
Sabaha karşı saat 06:30 civarı Kaan’ın ağlama sesiyle yataktan sıçradım, kötü bir rüya görmüş olacak ki bizimle yatmak istedi. Ben zaten uyur uyanık uyuyordum, Kaan’ın yanımıza gelmesiyle uykum iyice açılmıştı. Bir süre sonra tuvalet ihtiyacım için yataktan kalktım, geri gelip tekrar yattığımda tekrar tuvalet ihtiyacımın olduğunu hissettim artık son haftalar olduğu için bunu normal karşılamıştım.
ikinci kez tuvalete gittiğimde birden suyum geldi!, suyum geldi diyorum çünkü resmen içimden bir su boşaldı!!!
‘Suyum geldi’ kelimesine çok aşinayız aslında diymi?, su gelecek ve doğum olacak. İlk hamileliğimde hep böyle olacak diye düşünmüştüm ve doktoruma suyumun geldiğini nasıl anlayacağım??? diye sormuştum. Hayal edemiyordum, sanki ayırt edebileceğim bir durum değilmiş gibi geliyordu. Nitekim ilk doğumumda epiduralin etkisindeyken suyum geldi ve ben o hissi yaşayamamıştım.. O an bu durumu ayırt edememenin imkansız olduğunu anladım çünkü resmen içimden su boşalıyordu!!!
Suyum geldiiii diye çığlık attım, eşim yataktan fırladı! O, panikle hemen giyinmeye başladı, hadi hastaneye diyordu. Bense hemen telefona sarılıp doktorumu aradım, “suyum geldi! Doğuruyor muyum???”, doktorum gayet sakin bir ses tonuyla,”evet Pelin, hazırlanıp hastaneye doğru yola çıkın, ben de hemen geliyorum” dedi.
Bense hala inanamıyor ve buradan geri dönüşü yok mu? Gerçekten doğuracak mıyım şimdi diye tekrar tekrar soruyordum! Doktorum su geldikten sonra geri dönüşü olmadığını ve doğumun 24 saat içinde gerçekleşeceğini söyledi. İnanılmaz panik olmuştum, annemler doğum için henüz şehir dışından gelmemişti, eşimin ailesi yazlıktaydı, yanlızdık. Doktorumla telefonu kapatır kapatmaz annemleri aradım, sabah saat 07:15 de, ben doğuruyorum!!! diye bir telefonla uyandırdım babamı, şok olmuşlardı, lütfen hemen gelin, siz gelmeden doğuramam, dedim. Canım babam o paniğin içinde bir yandan beni sakinleştirmeye çalışıyor, ama şok olmuş bir ses tonuyla da merak etme yetişeceğiz, yanında olacağız diyordu.
Telefonu kapattım ve Kaan’ın yaşasın kardeşim geliyor! Yaşasın kardeşim geliyor! Tezahüratlarını duymaya başladım, bizim paniğimizle o da uyanmış, babasına ne olduğunu sorup kardeşinin geleceğini öğrenince, yatakta zıplamaya başlamıştı. Bir an Kaan’ı ne yapacağımızı düşündüm, onu o kadar erken hastaneye götürmek istemiyor, doğum sancılarımı çekerken beni görmesini hiç istemiyordum. Hemen en yakın arkadaşlarımızı aradım, onları da çabuk uyanın, doğuruyorum ben!!! diye uyandırdım. Arkadaşımın nee doğuruyor musun? tepkisine uyanan canımın içi eşi, Pelin! şekerler bende, merak etme hastaneye yetiştiricem, diyordu! Şimdi aklıma geldikçe gülüyorum... Arkadaşım çok kısa bir süre sonra bizdeydi, hemen Kaan’a bir çanta hazırlayıp, arkadaşımla Kaan’ı onların evine gönderdim. Bu sırada panikle bir gün önce aldığım, yedeğin yedeği hastane çıkış takımını da çamaşır makinesine atmış, yıkamış, ıslak ıslak çıkartıp arkadaşıma vermiştim. Lütfen bunları da ütüleyip, getirin! Şuan ilk yaptığım şeylerden birinin çamaşır makinesine gecelik atmak olduğunu düşündükçe kendime inanamıyorum, Şok tam anlamıyla bu olsa gerek!
Kaan'ı gönderdikten sonra, duşa girdim, suyun altında karnımı severek sakinleşmeye çalıştım. Onunla konuştum, Zaman doldu, geliyorsun bebeğim, kavuşuyoruz...
Duştan çıktıktan sonra eşime saçlarım ?? dedim, fön çektirmiycek miyim?? Boyamı da bu hafta yaptıracaktım!
Evet, hala şoktayım!! Saçlarımı kuruttum ve giyindim. Suyum gelmeye devam ediyordu. Ben o su bir kere gelicek ve biticek diye düşünüyordum fakat ben adım attıkça suyum geliyordu. Yine doktorumu aradım, panik yapma o su yavaş yavaş sürekli gelicek, dedi, o ana kadar üç kıyafet değiştirmiştim bile!
Sonra doğumda benimle birlikte olucak fotoğrafçımın 2 gün önce, Pelin ben Kıbrıs'a gidiyorum, pazar günü döneceğim, ne durumdasın diye beni aradığını hatırladım! kendimden gayet emin bir şekilde yok canım daha var doğuma, sen döndüğünde haberleşiriz! demiştim. Hemen telefona sarıldım, Gayeee ben doğuruyorum!!! o da panik olmuştu, dönüşü akşamdı ve biz sabahın 08:00'inde bu konuşmayı yapıyorduk. Büyük ihtimalle yetişemeyecekti.
Kapının önünde eşim eşyaları taşımaya başladı, bense evin içinde dört dönüyordum, birşey unuttum mu?, doğuruyor muyum yani şimdi ben ??
Evden çıkarken eşimin elindeki boş ana kucağına bakıp, Kaan'ı doğurmaya giderken yaşadığım aynı duyguyu hissettim, 2 kişi çıktığımız evimize bu sefer 4 kişi döneceğiz.
Arabaya bindiğimiz de biraz daha sakinleşmiştim, ağrım sancım yoktu sadece suyum geliyordu, eşimle şaşkın, heyecanlı bakışlarla birbirimize bakıyorduk, eşimin gözlerinin içi parlıyordu, o gün babalar günüydü ve eşim babalar gününde ikinci kez baba olucaktı, bu ona verebileceğim en güzel babalar günü hediyesiydi...
Yolda çok yakın arkadaşlarımı arayıp haber vermeye başladım, kimi arasam neeee? doğuruyor musun??? diye tepki veriyordu, ardından 'Hemen geliyoruz!'
Saat tam 09:00 da hastanenin kapısından girdik, girer girmez karşımda doktorumu gördüm, doktoruma hala gerçekten doğuracak mıyım ben bugün?? diye soruyordum! Nasıl inanamıyorsam.
Odamıza çıktık, yatağıma uzandım ve hemşireler gelip hemen NST'ye bağladılar beni, doktorum kontrol etti, bebeğin kalp atışları normaldi. Şimdi ne yapacağız diye sordum çünkü sancım, kasılmalarım, hiçbirşeyim yoktu. Doğum süreci başladı, bekleyeceğiz dedi.Ama ben çok açım dediğimi hatırlıyorum, birşeyler yiyebilirsin dedi.
Hemşireler beni doğum için hazırlamıştı, yatağa uzandım, kahvaltımı yaptım, odada eşimle sohbet ediyorduk, beni kontrole gelen hemşirelerden hastaneye kuaför çağırabileceğimi öğrendim :) o fön çekilecek! :) Hemen kuaförü aradım öğlen gelmesi için randevulaştık.
Artık sakinleşmiş ve süreci kabullenmiştim, suyumun gelmesi dışında doğuma dair hiçbir belirtim yoktu, uykum vardı, uzun bir gün olucaktı, doktorum da güçlü olmalısın istersen biraz uyu dedi. Eşim odanın perdelerini kapattı, rahatlamam için biraz müzik açtık, gözlerimi kapattım, uyumak istiyor ama uyuyamıyordum, aklımdan birbir türlü şey geçiyor, kalbim heyecanla çarpıyor, duygularım karmakarışıktı.
Bebeğime kavuşacağım için çok heyecanlıydım ama süreci bildiğim için de biraz geriliyordum aslında. Bir yandan da aklım hep Kaan'daydı. Ne yapıyor, beni soruyor mu, doğumdan sonra ne tepki vericek, kokuyor mu, üzülecek mi? uyuyamadım.
Sonra, canım dediğim arkadaşlarım ziyarete geldi, odamda sohbet ediyorduk, kocaman kahkahalarımız yükselmeye başladı, biraz kafam dağıldı.
Bu sırada eşimin ailesi de Bodrum'dan yola çıkmıştı, duyuldukça telefon trafiğimiz artıyordu. En yakın arkadaşlarımda hastaneye gelince iyice rahatlamıştım. Çok daha sakinleşmiş, sürece adepte olmuştum, sadece aklım fikrim yemekteydi nedense çok açıkıyordum, sanırım stresten. Öğlen yemeğimi yerken saçıma fön çekiliyordu, o fön sonunda çekildi! :) Yemeğimi yedim, saçıma fönüm çekildi yatağıma uzandım, NST'ye bağlı yatağıma yattım, bebeğin kalp atışı ve kasılmalarım kontrol ediliyordu, doktoruma sürekli ne zaman doğururum diye soruyordum çünkü ailemin yanımda olması benim için çok önemliydi. Böyle giderse akşamı buluruz diyordu doktorum, çünkü daha kasılmalarım başlamamıştı.
Ben doğum katındaki odamızda NST'ye bağlı yatarken, kız arkadaşlarım doğumdan sonra kalacağım odamı hazırlıyordu, yine harikalar yaratmışlardı, kardeşten öte can dostlarım, bu hayatta iyi ki hayatıma girdi dediğim dostlarım, heran yanımda olan dostlarım, iyi ki varsınız!
Saat 13:30 da kasılmalarım başladı, yatağımda uzanıyorum, miniğim kalp atışları gümbür gümbür, ilk doğumumda tecrübeli olduğum için birazdan yerimde duramayacağımı da biliyorum.
Sancılarım artmaya başladı, doktorum rahmin açılmasını hızlandırmak için yürüyebileceğimi söyledi. Bense yataktan çıkmak istemiyordum. Eşim elimi tutuyor, saçlarımı okşuyor, bana güç vermeye çalışıyordu. Kızlar beni güldürerek kafamı dağıtmaya çalışıyorlardı. Sancılarıma konsantre olmuştum, derin derin nefes alıp veriyordum.
Kaan'ın gelmesini istiyordum artık, duygularım karmakarışıktı, sevgi, mutluluk, heyecan, endişe,korku, kaygı hepsini hepsini aynı anda hissediyordum. Bir gözlerim doluyor, bir gülüyordum ve içimden annemle babamın doğuma yetişmesi için dua ediyordum. Bu benim için çok önemliydi, onlardan alacağım güce ihtiyacım vardı, annemin elimi tutarak doğumhaneye kadar gelmesine, babamın burdayım canım kızım demesine ihtiyacım vardı...
Sancılarım çok sıklaşmıştı, çığlık atmamak için kendimi zor tutuyor, eşimin elini sıkıyordum, doktorum sık sık muayeneye geliyordu, artık epiduralin takılacağı ana konsatre olmuştum.
Saat 16:30 da doktorum muayene etti, rahim 3-4 cm açıklığa ulaşmıştı, artık epidural yapabiliriz dedi. Odada yalnız eşim, doktor ve hemşire vardı. Eşim ellerimden tutuyordu, onun için de çok zor bir andı biliyorum, bense öne doğru eğilmiş, nefesimi tutmuş, kıpırdamadan duruyor ve sadece eşimin elini sıkarak ondan güç alıyordum. Birkaç dakika sonra epidural etkisini göstermeye başladı, belden aşağımı yani sancılarımı hissetmiyordum, tabiri caizse gözüm açılmıştı. Yatağıma uzandım, nefes almaya başlamıştım.
Kısa bir süre sonra kapı açıldı ve Kaan'ım geldi! Odaya girdiğinde ben NST'ye bağlı bir şekilde yatağımda yatıyordum, sakindim, sancılarımı hissetmiyordum. Beni öyle görünce şaşırdı elbet, çok durgundu Kaan, onda alışık olmadığım bir durgunluk. Ona sımsıkı sarıldım, hemen kardeşini sordu, kardeşim geldi mi anne?. Hayır dedim, henüz gelmedi, seni bekliyorduk...
Kafası dağılsın diye odadan çıkardılar, hastanede geziyordu. Kaan'ın o halinden çok etkilenmiştim, ne hissediyor acaba şuan, üzülüyormu diye düşünmekten kendimi alamıyordum. :(
Tam dağılıyordum ki annemler geldi!!! Yetiştikleri için o kadar mutlu oldum ki, doktoruma söylediğim ilk şey artık doğurabilirim! oldu. Eşimin ailesi de gelmişti, arkadaşlarım da yanımdaydı, hepimiz ayrı bir heyecanla o anın gelmesini bekliyorduk.
Dedesinin gelmesiyle Kaan'ında keyfi yerine gelmişti, sanırım hastane ortamında ne olup bittiğini anlamayınca biraz gerildi. Onu dedesinin kucağında görünce biraz daha rahatladım.
Epudralin etkisi geçtikçe sancılarımı daha şiddetli hissetmeye başladım, doktorum düzenli muayene ediyor, herşey olması gerektiği gibi diyordu. Rahmin açılmasını hızlandırmak için koridorda yürüyüş yapabileceğimi söylemişti.
Ayağa kalktım ve eşimin koluna girdim, koridorda yürürken, Kaan'ın doğumu gelmişti aklımıza, Kaan'ı beklerken de aynı hastanenin, aynı katındaki koridorda, bu yürüyüşü yapmıştık, şimdi Baran'a kavuşmak için bu yürüyüşü yaparken, bir elimden de Kaan tutuyordu.
Yürüyüşle birlikte sancılarım artmıştı, arada duvara dayanıyordum belime masaj yapıyorlardı, artık doğum anına yaklaştığımızı hissediyordum, yoruldum odaya geçtim, doktorum son bir muayene yaptı ve artık hazırız dedi, doğumhaneye geçebiliriz.
Ayağa kalktım, eşim elimden tutuyordu, odadan çıkarken tüm gün biriktirdiğim gözyaşlarım artık dökülmeye başlamıştı, arkadaşlarım, eşimin ailesi, herkes ağladığını belli etmemeye çalışsa da, yaşlı gözlerle bana sarılıyor, dualarını gönderiyordu, annem sımsıkı sarılırken ağlıyor, dua ediyorum kızım, çok kolay olucak seni burada bekliyoruz diyordu, babam yaşlı gözleriyle, boğazı düğüm düğüm konuşamıyor, sadece sımsıkı sarılıp öpüyordu. Sıra Kaan'ıma geldiğinde ise elim ayağım boşalmıştı, babamın kucağındaydı, ona sarıldım sımsıkı! ve öperken diyebildiğim tek şey, Seni çok seviyorum oğlum! oldu...
Tüm sevdiklerim doğumhanenin kapısına kadar uğurladı beni, Saat 22:45 te yürüyerek doğumhaneye girdim, kalbim inanılmaz çarpıyordu, neler yaşayacağımı bilmek beni çok heyecanlandırıyordu. Her anne gibi tek dileğim biran önce onu sağlıkla kucağıma almaktı. Eşim de benimle doğuma girmişti, yanımdaydı ve onun varlığı bana en büyük gücü veriyordu.
Gerekli hazırlıklar yapıldı, sancılarım inanılmazdı, gözlerimi kapattım ve sadece o an'a konsantre oldum, itmeye başladım, bana söylenen şeyleri aynen yapıyordum, en son duyduğum şey, çok güzel Pelin sakın bırakma, itmeye devam et, geliyor! oldu. Bedenimden ayrılışının her anını hissettim ve saat tam 23:00'da Baran'ımın ağlama sesiyle açtım gözlerimi, ne mucizevi bir an! o kopma anı...
Dakikalar öncesine kadar aynı bedende iki candık, göbek kordonumuz kesildi ve yumuk yumuk gözleri, titreyen çenesiyle geldi kollarıma miniğim...
Yanağı yanağıma değdiğinde içimin nasıl titrediğini hatırlıyorum, iyi ki dedim, iyi ki geldin oğlum! Hamileliğim boyunca Kaan kadar sevebilecek miyim diye düşünürdüm, kucağıma aldığım anda evlat sevgisinin ayrılamayacağını anladım.
Doğuma girdikten 15 dk sonra Baran'ı kucağıma almıştım, epizyotomi yapılmadığı için şanslıydım, ilk doğumumda olduğu gibi doğumun ardından plesantanın gelmesi uzun sürdü, bu doğumun en can sıkıcı kısmı benim için. Artık bir an önce çıkmak hem bebeğime hem de Kaan'a kavuşmak istiyordum.
Doğumdan çıktığımda ilk sorduğum şey Kaan'ın kardeşini görüp görmediği oldu. Kardeşini ilk gördüğündeki tepkisini çok merak ediyordum. Ben doğumhaneden çıktığımda uyumuştu Kaan, ama kardeşinin çıkışını heyecanla beklemiş, ilk bakımlarının yapılmasını izlemiş, heyecanı gözlerinden belli. :)
Odamıza çıktıktan sonra miniğimin gelmesini heyecanla beklemeye başladım. Ne tuhaf şey bu annelik, sanki ilk kez anne oluyormuşum gibi bir şaşkınlık vardı üzerimde. Kollarıma almak için sabırsızlanıyordum. Odaya giriş anını unutamıyorum, yine çenesini titrete titrete ağlıyordu, nasıl acıkmış. Kucağıma aldığım anda, onu göğsüme yasladığım anda sustu, nasıl bir mucize!
Canım oğlum, Baran'ım, huzurum, küçük oğlum, hayatımıza hoşgeldin!
İyi ki geldin, seninle daha da büyüdü yüreğim...
Kaan'a ve sana sahip olduğum için çok şanslıyım ,bu hayatta bana bu duyguyu yaşattığınız için çok teşekkür ederim.
İyi ki varsın, iyi ki varsınız.
Kocaman adam olsan da benim gözümde hep küçük oğlum olucaksın, mis kokulum.
Seni çok seviyorum...
Annen...
O kadar güzel yamışsınızki, gözlerim dolarak okudum. Bende ikinci bebeğime altı haftalık hamileyim
YanıtlaSil