12 Ocak 2014

Merhaba...


Üniversitede İngilizce işletme okurken pazarlama alanında uzmanlaşmış, yetmemiş bir de işin mutfağını görmek istemiş ve Reklam tasarımı ve iletişimi bölümünde okumuş, kariyer hedefleri yüksek, çalışmayı çok seven, üniversite yılları stajlarla dolu, iş hayatı için heyecanlı bir yeni mezundum. Mezun olduktan sonra canım sevgilimle evlendik, bir süre sonra da sabırsızlandığım o iş hayatına atıldım, keyifle pazarlama alanında çalışmaya başladım ve sonrasında dijital pazarlama ve sosyla medya yönetiminde uzmanlaştım. Ev,koca, yoğun iş temposu derken çok çok koşuşturmalı, geceli gündüzlü bir temponun içerisinde buldum kendimi. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum ki 2012 yılının bana bu dünyada sahip olabileceğim en büyük mucizeyi vereceğini nereden bilebilirdim ? Hamile olduğumu öğrenmiştim! İçimde kelebekler uçuşuyordu, içim içime sığmıyordu sanki, tarifi imkansız bir mutluluktu hissettiğim.  



15.11.2012, saat 15:09’da aldım meleğimi kollarıma, Allah’ıma şükürler olsun ki sağlıkla kollarımdaydı canım oğlum, o mis kokusunu çektim içime, titriyordu, yumuk yumuk gözleriyle bakarken, beraber ağlıyorduk, titreyen sesimle ‘merhaba annecim’ oldu oğluma ilk sözlerim...



 Annelik, anne olmadan anlaşılmaz derlerdi, öyleymiş gerçekten. ‘Anne’ olmadan anlaşılacak, tarif edilecek bir duygu asla değil. O’na kavuştuğunda içinde hissettiğin güçle, açılıyor koruyucu kanatları bir ömür boyu annelerin. O’na sahip olmanla, sağlıkla kucağına almanla başlıyor onun her anına şükretmek. Geceleri uyurken nefes alıyormu diye defalarca uyanıp kontrol etmek, üşüyor mu acaba diyip üstünü örtmek, bu sefer de çok mu sıcak oldu diyip üstünü açmak, derken uyuyamamak... Gecelerce uykusuz kalsanda umursamamak, o bitmeyen gaz sancılarında saatlerce kucakta sallamak, sebepsiz ağlama krizlerinde onu sakinleştirebilmek için denemedik yol bırakmamak, gözlerinden uyku akarken şikayet etmeden saatlerce ayakta sallamak, kollarında uyuyakaldığında kıpırdarsam uyanır korkusuyla nerdeyse nefes almadan durmak, geceleri yanına aldığında onu izlemekten, koklamaktan uyuyamamak, uyuttuktan sonra ise o gün çektiğin fotoğraflarına bakıp videolarını izlemek, hatta birkaç saat sonra özlemek, kalksa da oynasak demek... Tüm günün sonunda kocayla başbaşa kaldığında yine onu konuştuğunu farketmek, kocaya daha da aşık olmak... En iyi şekilde beslenmesi için herşeyi yapmak, aşçı olmak, araştırmacı olmak, nerde en organik sebze nerde en sağlıklı meyve peşine düşmek... Emeklemesi için türlü oyunlar oynamak, ilk adımlarında ellerini tutarken ise ağlamak... Her “anne” dediğinde yüreğinin en derinlerin titremesi... Minik elleri ile yanaklarını tuttuğunda, eğilip öptüğünde dünyanın en mutlusu olmak... Şimdiden hangi okula göndereceğini düşümek, kocayla üniversiteyi yurt dışında mı okusa planları yapmak, sonra yok ben o kadar uzak kalamam yavrumdan diyip vazgeçmek... Sonra hayallere dalıp o da bir gün evlenicek demek, evlatları olucak biz de anneanne babaanne olucaz demek, sonra duygusallaşıp gözlerinin dolması demek...


Bu satırları okurken, aslında en az birini yaşamış olduğunu hatırlayarak gülümsemek ve her gün, her yeni gün bu mucizeye sahip olduğun için şükretmek; ANNE OLMAK.



Kıymetlim, canım oğlumla beraber büyürken yaşadığımız deneyimleri, her gün yeni birşey öğrendiğim anneliğimi siz anneler ve anne adayları ile paylaşmak ve sizlerinde değerli tecrübelirinizi ve yorumlarınızı ‘moms Like’da paylaşmanızı diliyorum.

Sevgiler,

Pelin Akgün





2 yorum:

  1. Canim dostum, biricik adasim olmanin yani sira bir de can yoldasim oldun; hele ki ayni donemlerde bebeklerimiz olunca bu da baharati oldu bu guzel yemegin :) senin tecrubelerinden yararlanmak muhtesem olacak... Simdiden hayirli ugurlu olsun canimcim mucuuxxx :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yazmışsın canımmm dostum, Pelins'im, iyi ki bulduk yıllar önce birbirimizi, bebeklerimiz de birlikte büyüycek ne keyifli :) Çok teşekkür ederim bitanem, iyi ki varsın.. mucx

      Sil