Üniversitede İngilizce işletme okurken pazarlama alanında
uzmanlaşmış, yetmemiş bir de işin mutfağını görmek istemiş ve Reklam tasarımı
ve iletişimi bölümünde okumuş, kariyer hedefleri yüksek, çalışmayı çok seven, üniversite
yılları stajlarla dolu, iş hayatı için heyecanlı bir yeni mezundum. Mezun
olduktan sonra canım sevgilimle evlendik, bir süre sonra da sabırsızlandığım o iş
hayatına atıldım, keyifle pazarlama alanında çalışmaya başladım ve sonrasında
dijital pazarlama ve sosyla medya yönetiminde uzmanlaştım. Ev,koca, yoğun iş
temposu derken çok çok koşuşturmalı, geceli gündüzlü bir temponun içerisinde
buldum kendimi. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum ki 2012 yılının bana bu
dünyada sahip olabileceğim en büyük mucizeyi vereceğini nereden bilebilirdim ?
Hamile olduğumu öğrenmiştim! İçimde kelebekler uçuşuyordu, içim içime
sığmıyordu sanki, tarifi imkansız bir mutluluktu hissettiğim.
15.11.2012, saat 15:09’da aldım meleğimi kollarıma, Allah’ıma
şükürler olsun ki sağlıkla kollarımdaydı canım oğlum, o mis kokusunu çektim
içime, titriyordu, yumuk yumuk gözleriyle bakarken, beraber ağlıyorduk,
titreyen sesimle ‘merhaba annecim’ oldu oğluma ilk sözlerim...
Annelik, anne olmadan
anlaşılmaz derlerdi, öyleymiş gerçekten. ‘Anne’ olmadan anlaşılacak, tarif
edilecek bir duygu asla değil. O’na kavuştuğunda içinde hissettiğin güçle,
açılıyor koruyucu kanatları bir ömür boyu annelerin. O’na sahip olmanla,
sağlıkla kucağına almanla başlıyor onun her anına şükretmek. Geceleri uyurken
nefes alıyormu diye defalarca uyanıp kontrol etmek, üşüyor mu acaba diyip
üstünü örtmek, bu sefer de çok mu sıcak oldu diyip üstünü açmak, derken uyuyamamak...
Gecelerce uykusuz kalsanda umursamamak, o bitmeyen gaz sancılarında saatlerce
kucakta sallamak, sebepsiz ağlama krizlerinde onu sakinleştirebilmek için
denemedik yol bırakmamak, gözlerinden uyku akarken şikayet etmeden saatlerce
ayakta sallamak, kollarında uyuyakaldığında kıpırdarsam uyanır korkusuyla
nerdeyse nefes almadan durmak, geceleri yanına aldığında onu izlemekten,
koklamaktan uyuyamamak, uyuttuktan sonra ise o gün çektiğin fotoğraflarına
bakıp videolarını izlemek, hatta birkaç saat sonra özlemek, kalksa da oynasak
demek... Tüm günün sonunda kocayla başbaşa kaldığında yine onu konuştuğunu
farketmek, kocaya daha da aşık olmak... En iyi şekilde beslenmesi için herşeyi
yapmak, aşçı olmak, araştırmacı olmak, nerde en organik sebze nerde en sağlıklı
meyve peşine düşmek... Emeklemesi için türlü oyunlar oynamak, ilk adımlarında
ellerini tutarken ise ağlamak... Her “anne” dediğinde yüreğinin en derinlerin
titremesi... Minik elleri ile yanaklarını tuttuğunda, eğilip öptüğünde dünyanın
en mutlusu olmak... Şimdiden hangi okula göndereceğini düşümek, kocayla üniversiteyi
yurt dışında mı okusa planları yapmak, sonra yok ben o kadar uzak kalamam
yavrumdan diyip vazgeçmek... Sonra hayallere dalıp o da bir gün evlenicek
demek, evlatları olucak biz de anneanne babaanne olucaz demek, sonra duygusallaşıp
gözlerinin dolması demek...
Bu satırları okurken, aslında en az birini yaşamış olduğunu
hatırlayarak gülümsemek ve her gün, her yeni gün bu mucizeye sahip olduğun için
şükretmek; ANNE OLMAK.
Kıymetlim, canım oğlumla beraber büyürken yaşadığımız
deneyimleri, her gün yeni birşey öğrendiğim anneliğimi siz anneler ve anne
adayları ile paylaşmak ve sizlerinde değerli tecrübelirinizi ve yorumlarınızı ‘moms
Like’da paylaşmanızı diliyorum.
Sevgiler,
Pelin Akgün
Canim dostum, biricik adasim olmanin yani sira bir de can yoldasim oldun; hele ki ayni donemlerde bebeklerimiz olunca bu da baharati oldu bu guzel yemegin :) senin tecrubelerinden yararlanmak muhtesem olacak... Simdiden hayirli ugurlu olsun canimcim mucuuxxx :*
YanıtlaSilNe güzel yazmışsın canımmm dostum, Pelins'im, iyi ki bulduk yıllar önce birbirimizi, bebeklerimiz de birlikte büyüycek ne keyifli :) Çok teşekkür ederim bitanem, iyi ki varsın.. mucx
Sil