20 Ocak 2014

Hamilelik


Hamilelik bir kadının yaşayabileceği en özel, en duygusal, en kutsal dönem bence. Duygusallığın zirve yaptığı, hiç tahmin etmediğin şeylere ağladığın, kendine hiç olmadığı kadar dikkat ettiğin, kendi yeterliliğini sorguladığın, ultrasondaki o nokta kadar halinden kaç cm olduğunu görmek için doktor kontrollerini iple çektiğin, hiç olmadığın kadar araştırmacı olduğun, hiç olmadığı kadar sağlıklı beslendiğin, ayları unutup haftaları konuşmaya başladığın, ona kavuşmak için gün saydığın, bebeğini sağlıkla kucağına almak için hergün dua ettiğin ve en önemlisi bu şansa sahip olduğun için hergün şükrettiğin...



Hamilelik dönemi her anne adayı için çok farklı  geçiyor, kimi mide bulantısından ve kusmaktan kafasını kaldıramıyor, kimi mide bulantısı nedir bilmiyor, kimi düşük tehlikesi ile yataktan kalkmadan haftalarca yatıyor, kimi yaşadığı kanamalardan yüreği ağzında yaşıyor, kimi şiddetli bel ağrıları çekiyor, kimi erken doğum tehlikesi ile kıpırdamadan yatıyor  ama hepsi yeter ki O’nu sağlıkla kucağıma alayım, gerisi boş diyor.
Benim hamileliğim birkaç yürek hoplaması yaşamamızın dışında iyi geçiyordu,şanslı hamilelerdendim diyebilirim. Hamileliğin ilk 3 ayında görülen mide bulantısını ben yaşamadım ve hiç kusmadım şükürler olsun ki. Normal hayatıma devam ediyordum. Taki 12. Haftaya kadar... İşe giderken bir trafik kazası geçirdik, yüzümü ve dizimi çarpmıştım o şokla karnımı çarpıp çarpmadığımı bile hatırlamıyordum, o an sadece bebeğime birşey olmamış olması için dua ediyordum, ambulanstan önce gelen kocam beni hemen hasteneye götürdü, biran önce doktorların bebeğimin iyi olup olmadığını kontrol etmelerini ve bana herşey yolunda demelerini istiyordum. Kocam nerdeyse benden beter haldeydi çünkü onu sabah sabah yatağından trafik kazası geçirdim telefonuyla uyandırmıştım, elimi tutuyor, tedirginliğini bana belli etmemeye çalışıyordu. Bebeğimin kalp atışlarını duyduğum an! bütün sinirlerim boşalmış ve ağlamaya başlamıştım, şükürler olsun ki iyiydi... O günden sonra bir an bile yaşadığım kaybetme korkusu bebeğime daha da bağlamıştı beni. Uzun bir süre bu kazanın psikolojisini malesef  atlatamadım, her arabaya bindiğimde korktum, ani bir frende hep karnımı tuttum.



Sonra bir gece bebeğimi gördüm rüyamda, erkekti, karnımdan çıkarak ellerini uzatı bana ve minik elleriyle parmaklarımı tuttu, sımsıkı.Yüzüme baktı sonra gülümsedi, “anne ben seni bırakmadım, bırakmayacağım” der gibi..  Yüzünü de görmüştüm artık, hayalimde hep o gördüğüm bebeğimi düşünüyor, onunla konuşuyordum.

Bir hafta sonra gittiğimiz doktor kontrolünde bebeğimizin erkek olduğunu öğrendik, o anda kocamın gözlerindeki ışıl ışıl parıltıyı, içindeki sessiz sevinç çığlıklarını, gözlerinin içindeki o kocaman gülümsemeyi hayatım boyunca unutamayacağım. Bense biliyordum, diyordum içimden biliyordum çünkü canım oğlum kendisini bana göstermişti ve o gördüğüm bebeği kucağıma alacağıma emindim...

4. ayda bel ağrılarım başlamıştı, hamilelikte bu ağrıların yaşanabileceğini duymuştum, normal bir süreç olduğunu biliyordum fakat oturduğum yerden zor kalkıyordum, çok uzun süre oturamıyordum, sırtüstü yatamıyordum, bu kadar şiddetli olması normal miydi?. İş yerinde, arabada bel yastığı kullanmaya başladım, iş çıkışı yürüyüş yapıyordum. Fakat ağrılarım zamanla çok şiddetlenmeye başlamıştı, yattığım yerden kalkarken tutuna tutuna kalkıyordum, bazen ağrıdan gözlerimden yaş geliyordu. Bu şiddetli ağrılar çokta normal değildi, sonunda soluğu fizik tedavi de almıştım. Eşim her gün evimize yakın bir hastaneye beni fizik tedaviye götürmeye başladı. Fizik tedavinin sonunda belimde ağrıyan yerlere bir tedavi şekli olarak bantlar yapıştırıyorlardı, Allah’ım gözüm açılıyordu, inanılmaz rahatlıyordum.

Geceleri de hamile destek yastığı kullanarak yatıyordum, inanılmaz bir ürün diyebilirim,  hele ki karnınız büyümeye başladığında. O koca göbeğinizle nasıl yatacağınızı bilemezken yatakta sizin kadar yer kaplayan o yastığa sarılıyorsunuz, hayat kurtarıcı bir ürün, mutlaka ama mutlaka edinin derim.





Bir de yüzmenin bel ağrısına çok iyi geleceğini söylemişti doktorum, sırt üstü yüzmek. Düzenli olarak sırt üstü yüzmeye başladım, hem ben inanılmaz rahatlıyordum ağrılarım azalıyordu, hem de Kaan ben suya girdiğimde sakinleşiyordu J. Eğer imkanınız varsa yaz kış farketmez hamileliğinizde sırt üstü yüzmenizi tavsiye ederim, o koca göbekle yüzüstü yüzmek zaten mümkün olmuyor J vücudunuzun ne kadar rahatladığını farkediceksiniz.  Bel ağrımın 7.ayda bıçak gibi kesileceğini söylemişti doktorlar, hormonların etkisiyle görülebilyormuş, tam 7.ayda  olmasa da kısa bir süre sonra bel ağrılarım kesilmişti. J

Ben hamilelik dönemimde çalışıyordum, sonlarına doğru artık iyice ağırlaşmaya başlayınca sabahları erken uyanmak çok zor geliyordu. Kaan çok hareketli bir bebekti ve geceleri beni hiç uyutmuyordu, ne zaman yatsam hemen tekmelemeye başlıyordu, o ayakları hiiç durmuyordu, geceleri de dinlenemiyordum. Doğumdan sonra bebeğimle daha fazla vakit geçirebilmek için 32. haftada sağlık raporu alarak 36. haftaya kadar çalışmaya karar vermiştim. Ama sonra anladım ki 32. hafta izne çıkmak için çok doğru bir zamanmış. Çünkü sonrasında artık iyice ağırlaştığınız için tüm gün masa başında oturmak, hareketsiz kalmak, bel ağrılarına ve ayakların şişmesine sebep olabiliyor. İş çıkışı ya da işe giderken yürüyüş yapmak ve arasıra masanızdan kalkıp dolaşmak, çalışırken ayaklarınızı biraz yüksekte tutmak bu sıkıntıları biraz azaltıyor. Şansınız varsa 32. haftada izne ayrılmanızı kesinlikle tavsiye ederim.



Hamilelikte son 2 ayda genelde daha fazla kilo alınıyor, daha fazla açıktığınızı hissediyorsunuz, sabah kahvaltısını yerken öğle yemeğini düşündüğünüz zamanlar olabiliyor, panik yapmayın! Kendinizi çok sıkmadan,unutmayın! hamilesiniz, sıkıntıya gerek yok, yemek istediklerinizden vazgeçmeden sadece porsiyonları küçülterek yiyebilirsiniz. Sadece sağlıklı gıdalar tercih etmeye çalışın. Hergün mutlaka süt için, 3 lt su tüketin. Aşırı tatlı krizlerini de baklavalar, kaymaklı künefeler yerine sütlü tatlılar ve kuru meyveler ile aşmaya çalışın. Arada tabiki baklava kaçamakları yapılacak, Karaköyde çalışırken, hamileliğimin son döneminde iş çıkışı her gün Karaköy Güllüoğluna uğradığım doğrudur. J mutkala ara öğün yapın, meyveli yoğurtlar kalsiyum ihtiyacınız içinde önemli, taze ceviz ve badem tüketebilirsiniz. Balık çok önemli, eğer yiyebiliyorsanız haftada 2 kez beslenmenizde yer verin. Günlük beslenmenizi de protein, karbonhidrat ihtiyaçlarınızı göz önünde bulundurarak dengeli yapın, kilo almıycam diye ekmek yememezlik yapmayın! Unutmayın, ona da vücudunuzun ihtiyacı var, az yiyin yeter J



36. haftadan sonra resmi olarak hamilelik iznime ayrıldım. Çalıştığım için bazı ihtiyaçlarımı bu izin dönemimde tamamlamayı planlamıştım, izne çıkar çıkmaz koca göbeğimle koşuşturmaya başladım. Herkes yat dinlen, keyfini çıkar bak sonra çok ihtiyacın olucak diyordu. Bense sanki bir daha evden dışarıya çıkamıycak gibi çılgınca alış veriş yapıyor ve geziyordum.

Siz, siz olun Yatın! Dinlenin! Sonra çooook ihtiyacınız olucak. Yürüyüş yapın, temiz hava alın, evde uzanın ve ruhunuzu dinlendirecek müzikler dinleyin, arkadaşlarınızla sabah kahvaltıları yapın, akşam kocaya masaj yaptırın, istediğiniz kadar uyumanın keyfini çıkarın, kendinizi şımartın J

Hamileliğin son döneminde doktor kontrolleri de sıklaşıyor, hele son haftalarda neredeyse gün aşırı doktorunuzu ziyaret ediceksiniz. Eğer normal doğum yapmayı planlıyorsanız doğumun ne kadar yaklaştığını bu doktor kontrollerinde görüyorsunuz, heyecan artık dorukta !

Son günlerde, artık yeteer biran önce bebeğim gelsiiiin, derken bir yandan da hamileliğin bitiyor olmasına üzülüyorsunuz. Kolay değil 9ay 10 gün taşıdığınız bebeğinizin içinizde olmasına çok alışıyorsunuz, öğrendiğiniz ilk günden itibaren bir elinizin hep karnınızın üzerinde olmasına, her sabah günaydın her gece iyi geceler demeye, onun için beslenmeye, karnınızı severek onunla konuşmaya, müzikler dinletmeye, heryere sizinle gelmesine çok alışıyorsunuz.



Hamileliğinizde ne sıkıntılar yaşamış olursanız olun, umursamayın, bebeğinizin hafta hafta içinizde büyümesi, onun hareketlerini hissetmek ve size bir daha olamayacağı kadar yakın olması! Bundan daha büyük bir mutluluk yok!

Onu sevin, okşayın, konuşun veee Hamileliğinizin keyfini çıkarın!



 ;) Baba der ki : Birinci kural ve bunu bu süreçte hiç unutmayın. ‘Siz Hamile değilsiniz!’ eşiniz hamile; yani sizin yedikleriniz bebeğe yaramıyor !!! Tribe girmeyin J Bir diğer önemli konu, bu dönemde en son sözü Mutlaka! siz söyleyin ‘Peki Hayatım’... J ..Bakın şimdiden Güneş açtı ...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder