24 Mart 2014

Dogum Hikayem



Hamileliğimin 37. Haftasında heyecanla beklediğim doğum iznime ayrılmıştım. Doğuma kadar olan son 3 haftaya neler sığdırmayı planlıyordum neler! Hastane çantam için bazı eksiklerim vardı onları tamamlıycaktım, arkadaşlarımla sabah kahvaltılarına gidecek, bol bol gezicek, yürüyüş yapıp, dinlenecektim. Çok telaşlıydım, sanki hemen doğuracakmışım gibi bir hisse kapılmıştım, hazırlıksız yakalanmaktan korkuyordum. Oğlumla sürekli erken gelmemesi için konuşuyordum, henüz doğuma hazır olmadığımı, hala bazı eksiklerim olduğunu anlatıyordum. Hızla hazırlıklarımı tamamlamaya başladım. 1 hafta içinde tüm hazırlıklarım tamamdı ama sanki birşeyler hala eksikmiş gibi geliyordu, bir heyecan kaplamıştı içimi. Son dönemlerde sıklaşan doktor kontrollerinden birinde doktorum doğumun çok yaklaştığını söylemişti! Bu beklediğimiz tarihten biraz erkendi! Panik olmuştum hemen İstanbul dışında yaşayan ailemi aradım ve doğum başlıyormuş hadi hemen gelin dedim. Benim telefonum üzerine annem de panik olmuş, paldır küldür hemen çıkıp geldiler.

Son haftalarda doktor kontrollerim iyice sıklaşmıştı neredeyse gün aşırı doktora gider olmuştuk. Kasılmalarım henüz yoktu, Oğlum beni ciddiye almış ve biraz daha içerde kalmaya karar vemişti sanırım. Her kontrolde doktorun bana verdiği tarihi biraz daha ileri atmaya başladı, doğumu tahmin ettiğimiz tarihten bir hafta geçmişti ve 40. Haftayı da doldurmuştum ama hala bir belirti yoktu, yavaş yavaş başlayan kasılmaları ben hiç hissetmiyordum. Hamileliğim boyunca normal doğum detaylarını araştırmamış, doğum videoları izlememiştim. Kendimi korkutmak ve germek istemiyordum, kendimi biliyordum ne kadar araştırırsam o kadar hazırlıklı olacak ve gerilecektim. En önemlisi doktoruma güveniyordum, beni doğru yönlendireceğini biliyordum ve her zaman herşeyin doğalından yanaydım. Herhangi bir sağlık sorunu olmadıktan sonra sezeryanla doğumu tercih etmiyordum, normal doğumdan sonra vücudun daha kolay toparlanması da beni motive ediyordu.

40+2 haftada doktorum 1 gün daha bekleyelim gelmezse suni sancıyla normal doğumu deneyelim, cevap vermezse ki bu çok düşük bir ihtimal sezeryana alırız demişti. Ertesi gün doğumun kendiliğinden başlamama ihtimaline karşı doğum yapacağım hastaneyi arayıp 2 gün sonrası için odamızı ayırttık.  Allah’ım o ertesi gün geçmek bilmedi, yüreğim ağzımda heran doğum başlayacak mı, suyum gelecek mi heyecanı! Akşam doktorumla konuştum ve ertesi gün sabah erkenden hastanede buluşmak üzere anlaştık. Sezeryana gider gibi normal doğuma gidiyordum, o gece uyumak ne mümkün!!

Ertesi sabah erkenden kalktık, bir sürü bavul ve hastane süslemelerimizle iki araba yola koyulduk. Evden çıkarken eşimin elindeki boş ana kucağına bakarak 2 kişi olarak çıktığımız evimize aile olarak dönecek olacağımız hissi beni inanılmaz mutlu etti, içimde müthiş bir güç hissettim.

Hastaneye vardığımızda doktorum beni karşıladı, doğum katındaki odamıza çıktık, hemen hemşireler gelip beni hazırlamaya başladı, şaşkındım bu kadar hızlı mıydı?? Doğum kıyafeti giydirdiler,yatağa uzandım. Karnıma 2 adet cihaz bağladılar, bu cihazlar bebeğin kalp atışlarını ve rahim kasılmalarını kaydediyordu. Tansiyonum ve nabzım ölçüldü. Kolumun üstünden serum vermek için önce damar yolu takıldı ve açılan damar yolundan suni sancı için serum takıldı.

Suni sancı, doğum kasılmalarını başlatmak ya da var olan kasılmaları desteklemek amacıyla damar yoluyla oksitosin verilmesi işlemidir. Oksitosin normalde beyinden salgılanan ve görevi rahim kasılmaları ile sütün memeden dışarı atılmasını sağlayan bir hormondur. Doğumu başlatan ve doğum sırasında rahmin düzenli kasılmasını sağlayan bu hormon suni sancıda damar yolu ile verilip rahim kasılmaları uyarılmaya çalışılır.
Serum takıldıktan çok kısa bir süre sonra kasılmalarım başladı. İlk başta yavaş yavaş gelen kasılmalar gittikçe şiddetlenmeye başladı. Odada yanımda annem ve babam vardı. Babam da doktor olduğu için beni oldukça rahatlatıyordu. Derin derin nefes alarak kasılmaları takip ediyordum.  Doktorum tarafından muayenem yapılıyordu, o ilk muayene ile doğumla yüzleşmiştim sanki, canım çok acımıştı. Yarım saat sonra kasılmalar iyice şiddetlenmişti, kısa bir süre için odadan ayrılan eşim ve çok yakın arkadaşım döndüklerinde beni o halde bulduklarına inanamamışlardı, çünkü onlar çıkarken ben uyumayı planlıyordum! kasılmalar gittikçe şiddetleniyordu, eşimin elini sıkıyordum, içimde fırtınalar kopuyordu, sessiz çığlıklar atıyordum. Bu arada doktorum tekrar muayene için gelmişti, bu muayeneler ile rahim ağzının kaç santimetre açık olduğunu, bebeğin gelen kısmının genelde baş kısmı, hangi seviyeye kadar inmiş olduğunu kontrol ediyordu. Bu muayeneler hiç hoşuma gitmemeye başlamıştı! doktorum koridorda yürümenin rahim açılmasını hızlandıracağını söyleyince ayaklandım. Eşimin kolunda arkadan da sürülen serumum eşliğinde koridorda yürümeye başladım, eşimin kolunu sıkıyor, soğuk soğuk terliyordum, o da benim kadar gergindi ama hissettirmemeye çalışıyordu..  Kasılmalar artık nefesimi keser bir hal almıştı, kafam dağılsın diye yeni doğan bebekleri bana gösteriyorlardı fakat ağzımdan tek bir kelime çıkacak halim yoktu, tamamen kasılmalara konsantre olmuştum. Yavaş yavaş ayaklarımı sürüyerek yürüyebiliyordum, bir ateş basıyor bir buz kesiyordum. Artık kasılmalarım iyice şiddetlenmişti, birden midem bulandı ve kusmaya başladım fakat midem bomboştu mide özsuyu çıkartıyordum sadece, rahim açılırken bu gibi belirtiler görülebiliyormuş. Koridorda ayakta uzun bir süre yürüdükten sonra yatağıma geçtim doktorumun tekrar muayene yaptı, rahim ağzı 3-4 santimetre açıklığa ulaşmıştı, bu da artık epidural takılabileceği anlamına geliyordu.


Epidural anastezi normal doğumda  veya sezeryanda ağrı hissini ortadan kaldırmak için kullanılan özel bir anestezi şekilidir.  Genel anesteziden farkı anne adayının uyanık olması ve etrafında olup biten herşeyin  tümüyle farkına varmasıdır. Epidural almak siz ve bebeğiniz için bir risk olabilir fakat aynı derecede doğumunuza katkı da sağlayabilir. Her anne adayının tecrübesi çok farklı, en doğru kararı kendiniz ve doğumunuz için siz vermelisiniz.Epiduralin olası çok çeşitli yan etkileri bulunuyor ve bu etkilerin bazıları diğerlerinden daha sık görülüyor, daha ciddi olan yan etkiler nadiren görülse de, neler olabileceğini bilmek ve doktorunuzla konuşmak sizin için faydalı olabilir.

Epidural beni hiçbir zaman korkutmadı , nadir görülen ama çevremde duyduğum yan etkilerin başında olan doğum sonrası baş ağrısından da çekinmiyordum sadece bi an olsun sancım azalsın istiyordum. Yataktan doğruldum ayaklarımı aşağıya sallayarak oturdum, sırtımı doktora doru verdim,” kıpırdama” dedi doktor,eşim sımsıkı ellerimİ tutuyordu, anestezi uzmanı sürekli beni konuşturarak rahatlatmaya çalışıyor ve epidurali takıyordu, o an sancımdan konuşmak istemiyordum aslında nefesimi tutmuş bir an önce epiduralin takılmasını istiyordum. Epidural takıldıktan kısa bir süre sonra resmen gözüm açılmıştı. Gülümsemeye başladım. Bu epidural inanılmaz birşey, şiddetle tavsiye ederim!

 Kasılmalar devam ediyor ama ben o rahatlamanın etkisiyle hiçbirşey hissetmiyordum. O sırada suyum geldi, ama onu bile hissetmedim desem yeridir. Belirli aralıklarla doktorumun muayenesi devam ediyordu. Rahim açıklığına bakarak doğumun yaklaştığı sinyallerini vermişti. Belli bir süre sonra epiduralin etkisi azaldıkça kasılmaları tekrar hissetmeye başladım. Bu sefer kasılmalar iyice şiddetlenmişti ve kısa sürede inanılmaz sancı çekmeye başladım.Sancılarımın artmasına  hemşireler yanıma geldi ve ben “doğuruyorum!” dedim “doğuruyoruuum!” hemen kontrol ettiler ve doktorumu çağırdılar doktorum hemen beni muayene etti ve “sedyeyi getirin hemen, doğuma gidiyoruz!” dedi.

Çok heyecanlanmıştım ama inanılmaz bir sancım vardı doğuruyorum ben diyordum, derin derin nefes almaya başladım. Hemen beni sedyeye aldılar ve doğumhaneye doğru hızla gidiyorduk. Tüm sevdiklerim yanımdaydı, annem burdayız canım korkma bekliyoruz seni diyordu.. Doğumhaneye girdik  beni hemen doğum masasına aldılar, eşim koşarak hazırlanmış doğumhanede beni karşıladı, hemen yanımda ellerimi tutuyordu sımsıkı, sonra başımdan tuttu hadi canım dedi, dayan, yanındayım.. bir an bırakmadı beni. Acımdan bağırarak ıkınmaya başladım, tek duyduğum “sakın bırakma Pelin sakın bırakma” sözleriydi.  Hemşireler bağırma Pelin sessiz olursan daha güçlü olursun dediler, bir an sustum ve bırakmadım. gerçekten de daha güçlü oluyor insan, Kaan’ı hissediyordum, tam 9 dk sonra bebeğimin o ağlama sesini duydum... Geldi canım oğlum...


Kaan’ı sarıp sarmalayıp verdiler bana, eşim yanımda yumuk yumuk gözleriyle çığlığı basıyordu Kaan, “merhaba annecim” oldu oğluma ilk sözlerim...O an yaşadığım mutluluğun ve  duyguların tarifi imkansız..


Çocuk doktoru kontrollerini yapmak için Kaan’ı alıp doğumhaneden çıktı. Doktorum ve hemşireler rekor sürede bir doğum olduğunu söylüyorlardı. Şaşkındık ama kısa sürdüğü için çok mutluydum.. Fakat plesanta bebeğin ardından hemen gelmemişti, epizyotomi de yapılmamıştı bana o yüzden bekliyorduk. Bu arada çocuk doktorunun doğumhaneye gelip doktoruma, bebeğimiz çok yorgun o yüzden onu bir süre küvezde tutucaz diyip gitmesiyle ortalığı birbirine katmıştım, ne olduğunu çok merak ediyordum, doktorum beni rahatlatmak için eşimi çağırdı, bebeğimin iyi olduğunu öğrendiğimde rahatladım.

20 dk geçmiş fakat plesanta hala gelmemişti, doktorum 45 dk ya kadar bekleriz sonra müdahele etmek zorunda kalırız dedi. Doğum sırasında yapılmayan müdahelenin plesanta için yapılabilecek olması canımı sıkmıştı, ve sürekli yapılan müdahelelerde iyice gerilmiştim neyseki tam 45 dk sonra plesanta kendiliğinden geldi, 1 saat 20 dk sonra doğumhaneden çıktım, dışarıda kocam, ailem ve tüm yakın dostlarım beni bekliyordu, Kaan’ın çok tatlı bir bebek olduğunu söylüyordu hepsi, çok mutluydum, zorlu sancılı bir süreç olsada onu sağlıkla kucağıma almak bu dünyadaki en büyük mutluluk. Bu süreçte beni hiç yanlız bırakmayan, sancılarımla, epiduralde, doğumda hep yanımda olan kocam benim en büyük gücümdü. Artık tek istediğim biran önce odaya çıkıp onu kucaklamaktı.


Odaya çıkıp hazırlandım ve Emzirmem için getirdiler oğlumu, verdiler kollarıma, minicik... O yorgun, ürkek haliyle emmeye çalışıyor ya işte o anda inanılmaz bir bağ oluşuyor. Yanımdan ayırmak istemiyordum, bakmaya kıyamıyor, bakmaya doyamıyor, her bakışımda bir kez daha aşık oluyordum.  İnanılmaz bir güç hissettim içimde, onu herşeyden koruyabileceğimi hissettim, sımsıkı tutuyordum, ‘hoşgeldim oğlum’ dedim, ‘hayatımıza hoşgeldin’...


Baba der ki ; Hayatında hiçbir zaman unutamayacağın bir anı. Telaş, karambol, birçok eş dost konuşmaları arasında eşine destek için sakin ve soğukkanlı kalmak gerekiyor diyor beyin, ama yüreğin heyecandan stresle güm güm atıyor. Birinci aşama doğum öncesi koridorda sancılar ve serum eşliğinde atılan yürüyüş. İkincisi epiduralın takılmasında ki süreç. Üçüncüsü doğum esnası ve son olarak dördüncüsü doğum sonrası operasyon. İlk 3 süreçte babaya çok iş düşüyor.Hep Destek Tam Destek. J Hoşgeldin bizi Aile yaptın Canım Oğlum...




1 yorum: