Hamileliğimin 37. Haftasında
heyecanla beklediğim doğum iznime ayrılmıştım. Doğuma kadar olan son 3 haftaya
neler sığdırmayı planlıyordum neler! Hastane çantam için bazı eksiklerim vardı
onları tamamlıycaktım, arkadaşlarımla sabah kahvaltılarına gidecek, bol bol
gezicek, yürüyüş yapıp, dinlenecektim. Çok telaşlıydım, sanki hemen
doğuracakmışım gibi bir hisse kapılmıştım, hazırlıksız yakalanmaktan korkuyordum.
Oğlumla sürekli erken gelmemesi için konuşuyordum, henüz doğuma hazır
olmadığımı, hala bazı eksiklerim olduğunu anlatıyordum. Hızla hazırlıklarımı
tamamlamaya başladım. 1 hafta içinde tüm hazırlıklarım tamamdı ama sanki
birşeyler hala eksikmiş gibi geliyordu, bir heyecan kaplamıştı içimi. Son
dönemlerde sıklaşan doktor kontrollerinden birinde doktorum doğumun çok
yaklaştığını söylemişti! Bu beklediğimiz tarihten biraz erkendi! Panik olmuştum
hemen İstanbul dışında yaşayan ailemi aradım ve doğum başlıyormuş hadi hemen
gelin dedim. Benim telefonum üzerine annem de panik olmuş, paldır küldür hemen
çıkıp geldiler.
Son haftalarda doktor
kontrollerim iyice sıklaşmıştı neredeyse gün aşırı doktora gider olmuştuk.
Kasılmalarım henüz yoktu, Oğlum beni ciddiye almış ve biraz daha içerde kalmaya
karar vemişti sanırım. Her kontrolde doktorun bana verdiği tarihi biraz daha
ileri atmaya başladı, doğumu tahmin ettiğimiz tarihten bir hafta geçmişti ve
40. Haftayı da doldurmuştum ama hala bir belirti yoktu, yavaş yavaş başlayan
kasılmaları ben hiç hissetmiyordum. Hamileliğim boyunca normal doğum
detaylarını araştırmamış, doğum videoları izlememiştim. Kendimi korkutmak ve
germek istemiyordum, kendimi biliyordum ne kadar araştırırsam o kadar
hazırlıklı olacak ve gerilecektim. En önemlisi doktoruma güveniyordum, beni
doğru yönlendireceğini biliyordum ve her zaman herşeyin doğalından yanaydım. Herhangi
bir sağlık sorunu olmadıktan sonra sezeryanla doğumu tercih etmiyordum, normal
doğumdan sonra vücudun daha kolay toparlanması da beni motive ediyordu.
40+2 haftada doktorum 1 gün daha
bekleyelim gelmezse suni sancıyla normal doğumu deneyelim, cevap vermezse ki bu
çok düşük bir ihtimal sezeryana alırız demişti. Ertesi gün doğumun
kendiliğinden başlamama ihtimaline karşı doğum yapacağım hastaneyi arayıp 2 gün
sonrası için odamızı ayırttık. Allah’ım
o ertesi gün geçmek bilmedi, yüreğim ağzımda heran doğum başlayacak mı, suyum
gelecek mi heyecanı! Akşam doktorumla konuştum ve ertesi gün sabah erkenden
hastanede buluşmak üzere anlaştık. Sezeryana gider gibi normal doğuma
gidiyordum, o gece uyumak ne mümkün!!
Ertesi sabah erkenden kalktık, bir
sürü bavul ve hastane süslemelerimizle iki araba yola koyulduk. Evden çıkarken
eşimin elindeki boş ana kucağına bakarak 2 kişi olarak çıktığımız evimize aile
olarak dönecek olacağımız hissi beni inanılmaz mutlu etti, içimde müthiş bir
güç hissettim.
Hastaneye vardığımızda doktorum
beni karşıladı, doğum katındaki odamıza çıktık, hemen hemşireler gelip beni
hazırlamaya başladı, şaşkındım bu kadar hızlı mıydı?? Doğum kıyafeti giydirdiler,yatağa
uzandım. Karnıma 2 adet cihaz bağladılar, bu cihazlar bebeğin kalp atışlarını
ve rahim kasılmalarını kaydediyordu. Tansiyonum ve nabzım ölçüldü. Kolumun
üstünden serum vermek için önce damar yolu takıldı ve açılan damar yolundan
suni sancı için serum takıldı.
Suni sancı, doğum kasılmalarını
başlatmak ya da var olan kasılmaları desteklemek amacıyla damar yoluyla
oksitosin verilmesi işlemidir. Oksitosin normalde beyinden salgılanan ve görevi
rahim kasılmaları ile sütün memeden dışarı atılmasını sağlayan bir hormondur.
Doğumu başlatan ve doğum sırasında rahmin düzenli kasılmasını sağlayan bu
hormon suni sancıda damar yolu ile verilip rahim kasılmaları uyarılmaya
çalışılır.
Serum takıldıktan çok kısa bir
süre sonra kasılmalarım başladı. İlk başta yavaş yavaş gelen kasılmalar
gittikçe şiddetlenmeye başladı. Odada yanımda annem ve babam vardı. Babam da
doktor olduğu için beni oldukça rahatlatıyordu. Derin derin nefes alarak
kasılmaları takip ediyordum. Doktorum
tarafından muayenem yapılıyordu, o ilk muayene ile doğumla yüzleşmiştim sanki,
canım çok acımıştı. Yarım saat sonra kasılmalar iyice şiddetlenmişti, kısa bir
süre için odadan ayrılan eşim ve çok yakın arkadaşım döndüklerinde beni o halde
bulduklarına inanamamışlardı, çünkü onlar çıkarken ben uyumayı planlıyordum!
kasılmalar gittikçe şiddetleniyordu, eşimin elini sıkıyordum, içimde fırtınalar
kopuyordu, sessiz çığlıklar atıyordum. Bu arada doktorum tekrar muayene için
gelmişti, bu muayeneler ile rahim ağzının kaç santimetre açık olduğunu, bebeğin
gelen kısmının genelde baş kısmı, hangi seviyeye kadar inmiş olduğunu kontrol
ediyordu. Bu muayeneler hiç hoşuma gitmemeye başlamıştı! doktorum koridorda
yürümenin rahim açılmasını hızlandıracağını söyleyince ayaklandım. Eşimin
kolunda arkadan da sürülen serumum eşliğinde koridorda yürümeye başladım, eşimin
kolunu sıkıyor, soğuk soğuk terliyordum, o da benim kadar gergindi ama
hissettirmemeye çalışıyordu.. Kasılmalar
artık nefesimi keser bir hal almıştı, kafam dağılsın diye yeni doğan bebekleri
bana gösteriyorlardı fakat ağzımdan tek bir kelime çıkacak halim yoktu, tamamen
kasılmalara konsantre olmuştum. Yavaş yavaş ayaklarımı sürüyerek
yürüyebiliyordum, bir ateş basıyor bir buz kesiyordum. Artık kasılmalarım iyice
şiddetlenmişti, birden midem bulandı ve kusmaya başladım fakat midem bomboştu
mide özsuyu çıkartıyordum sadece, rahim açılırken bu gibi belirtiler
görülebiliyormuş. Koridorda ayakta uzun bir süre yürüdükten sonra yatağıma
geçtim doktorumun tekrar muayene yaptı, rahim ağzı 3-4 santimetre açıklığa
ulaşmıştı, bu da artık epidural takılabileceği anlamına geliyordu.
Epidural anastezi normal
doğumda veya sezeryanda ağrı hissini
ortadan kaldırmak için kullanılan özel bir anestezi şekilidir. Genel anesteziden farkı anne adayının uyanık
olması ve etrafında olup biten herşeyin
tümüyle farkına varmasıdır. Epidural almak siz ve bebeğiniz için bir
risk olabilir fakat aynı derecede doğumunuza katkı da sağlayabilir. Her anne
adayının tecrübesi çok farklı, en doğru kararı kendiniz ve doğumunuz için siz
vermelisiniz.Epiduralin olası çok çeşitli yan etkileri bulunuyor ve bu
etkilerin bazıları diğerlerinden daha sık görülüyor, daha ciddi olan yan
etkiler nadiren görülse de, neler olabileceğini bilmek ve doktorunuzla konuşmak
sizin için faydalı olabilir.
Epidural beni hiçbir zaman
korkutmadı , nadir görülen ama çevremde duyduğum yan etkilerin başında olan doğum
sonrası baş ağrısından da çekinmiyordum sadece bi an olsun sancım azalsın
istiyordum. Yataktan doğruldum ayaklarımı aşağıya sallayarak oturdum, sırtımı
doktora doru verdim,” kıpırdama” dedi doktor,eşim sımsıkı ellerimİ tutuyordu, anestezi
uzmanı sürekli beni konuşturarak rahatlatmaya çalışıyor ve epidurali takıyordu,
o an sancımdan konuşmak istemiyordum aslında nefesimi tutmuş bir an önce
epiduralin takılmasını istiyordum. Epidural takıldıktan kısa bir süre sonra
resmen gözüm açılmıştı. Gülümsemeye başladım. Bu epidural inanılmaz birşey,
şiddetle tavsiye ederim!
Kasılmalar devam ediyor ama ben o rahatlamanın
etkisiyle hiçbirşey hissetmiyordum. O sırada suyum geldi, ama onu bile
hissetmedim desem yeridir. Belirli aralıklarla doktorumun muayenesi devam
ediyordu. Rahim açıklığına bakarak doğumun yaklaştığı sinyallerini vermişti.
Belli bir süre sonra epiduralin etkisi azaldıkça kasılmaları tekrar hissetmeye
başladım. Bu sefer kasılmalar iyice şiddetlenmişti ve kısa sürede inanılmaz
sancı çekmeye başladım.Sancılarımın artmasına
hemşireler yanıma geldi ve ben “doğuruyorum!” dedim “doğuruyoruuum!”
hemen kontrol ettiler ve doktorumu çağırdılar doktorum hemen beni muayene etti
ve “sedyeyi getirin hemen, doğuma gidiyoruz!” dedi.
Çok heyecanlanmıştım ama
inanılmaz bir sancım vardı doğuruyorum ben diyordum, derin derin nefes almaya
başladım. Hemen beni sedyeye aldılar ve doğumhaneye doğru hızla gidiyorduk. Tüm
sevdiklerim yanımdaydı, annem burdayız canım korkma bekliyoruz seni diyordu..
Doğumhaneye girdik beni hemen doğum masasına
aldılar, eşim koşarak hazırlanmış doğumhanede beni karşıladı, hemen yanımda
ellerimi tutuyordu sımsıkı, sonra başımdan tuttu hadi canım dedi, dayan,
yanındayım.. bir an bırakmadı beni. Acımdan bağırarak ıkınmaya başladım, tek
duyduğum “sakın bırakma Pelin sakın bırakma” sözleriydi. Hemşireler bağırma Pelin sessiz olursan daha
güçlü olursun dediler, bir an sustum ve bırakmadım. gerçekten de daha güçlü
oluyor insan, Kaan’ı hissediyordum, tam 9 dk sonra bebeğimin o ağlama sesini
duydum... Geldi canım oğlum...
Kaan’ı sarıp sarmalayıp verdiler
bana, eşim yanımda yumuk yumuk gözleriyle çığlığı basıyordu Kaan, “merhaba
annecim” oldu oğluma ilk sözlerim...O an yaşadığım mutluluğun ve duyguların tarifi imkansız..
Çocuk doktoru kontrollerini
yapmak için Kaan’ı alıp doğumhaneden çıktı. Doktorum ve hemşireler rekor sürede
bir doğum olduğunu söylüyorlardı. Şaşkındık ama kısa sürdüğü için çok
mutluydum.. Fakat plesanta bebeğin ardından hemen gelmemişti, epizyotomi de
yapılmamıştı bana o yüzden bekliyorduk. Bu arada çocuk doktorunun doğumhaneye
gelip doktoruma, bebeğimiz çok yorgun o yüzden onu bir süre küvezde tutucaz
diyip gitmesiyle ortalığı birbirine katmıştım, ne olduğunu çok merak ediyordum,
doktorum beni rahatlatmak için eşimi çağırdı, bebeğimin iyi olduğunu
öğrendiğimde rahatladım.
20 dk geçmiş fakat plesanta hala
gelmemişti, doktorum 45 dk ya kadar bekleriz sonra müdahele etmek zorunda
kalırız dedi. Doğum sırasında yapılmayan müdahelenin plesanta için
yapılabilecek olması canımı sıkmıştı, ve sürekli yapılan müdahelelerde iyice
gerilmiştim neyseki tam 45 dk sonra plesanta kendiliğinden geldi, 1 saat 20 dk
sonra doğumhaneden çıktım, dışarıda kocam, ailem ve tüm yakın dostlarım beni
bekliyordu, Kaan’ın çok tatlı bir bebek olduğunu söylüyordu hepsi, çok mutluydum,
zorlu sancılı bir süreç olsada onu sağlıkla kucağıma almak bu dünyadaki en
büyük mutluluk. Bu süreçte beni hiç yanlız bırakmayan, sancılarımla,
epiduralde, doğumda hep yanımda olan kocam benim en büyük gücümdü. Artık tek
istediğim biran önce odaya çıkıp onu kucaklamaktı.
Odaya çıkıp hazırlandım ve Emzirmem
için getirdiler oğlumu, verdiler kollarıma, minicik... O yorgun, ürkek haliyle
emmeye çalışıyor ya işte o anda inanılmaz bir bağ oluşuyor. Yanımdan ayırmak
istemiyordum, bakmaya kıyamıyor, bakmaya doyamıyor, her bakışımda bir kez daha
aşık oluyordum. İnanılmaz bir güç
hissettim içimde, onu herşeyden koruyabileceğimi hissettim, sımsıkı tutuyordum,
‘hoşgeldim oğlum’ dedim, ‘hayatımıza hoşgeldin’...
Baba der ki ; Hayatında
hiçbir zaman unutamayacağın bir anı. Telaş, karambol, birçok eş dost
konuşmaları arasında eşine destek için sakin ve soğukkanlı kalmak gerekiyor
diyor beyin, ama yüreğin heyecandan stresle güm güm atıyor. Birinci aşama doğum
öncesi koridorda sancılar ve serum eşliğinde atılan yürüyüş. İkincisi
epiduralın takılmasında ki süreç. Üçüncüsü doğum esnası ve son olarak
dördüncüsü doğum sonrası operasyon. İlk 3 süreçte babaya çok iş düşüyor.Hep Destek Tam Destek. J Hoşgeldin bizi Aile yaptın Canım Oğlum...
teşekkür ederim
YanıtlaSil